6 Ocak 2014

Midnight in Paris (Paris'te Gece Yarısı)



Nişanlısı Inez ("Rachel McAdams") ile müstakbel kayınpederinin işleri sebebiyle Paris'e giden senaryo yazarı Gil ("Owen Wilson"), Paris'in büyüsüne kapılıp sıkıldığı senaryo yazarlığını bırakır ve hayalindeki romanı yazmaya başlar. Tamamen ailelerinin yanında gezmek için Paris'e giden çift, gündüzleri şehri gezmek ile vakit geçirirler. Gece ise Gil, romanının da esin kaynağı olan eski zamanlara, yani 1920'li yıllara duyduğu özlemle Paris sokaklarında dolaşır ve hafif çakır keyif olduğu bir gece hiç tahmin etmediği bir serüvene doğru yolculuğa çıkar.

Inez gündüzler, Paris'in gezilecek yerlerini gezmeyle oyalanırken, Gil ise her gece kendisini bir arabanın içinde bulduğu ve geçmişe yolculuk yaptığı o sokağa gider.

Woody Allen'in bu enteresan hikayesi özellikle senaryosu ile beni etkiledi. Her ne kadar masalsı bir hava da katsa, diyaloglar ve tarihe damga vurmuş sanatçıların kimyalarına da ışık tutan ve izleyiciye onları bir an olsun yanımızdaymış gibi hissettiren bir senaryo var karşımızda. Burada Owen Wilson'un oyunculuğunu da alkışlamak gerek.



Hemingway'den Salvador Dali'ye, Picasso'dan Fitzgerald'a kadar birçok sanatçının karakterlerine de ince bir ışık tutan Woody Allen, çoğu filminde kullandığı klişe şehir tanıtımlarına bu filmde de bolca dem vuruyor. ancak sanatçının başarısı da işte burada yatıyor bence. Çünkü her seferinde benzer klişeleri yaratırken seyirciyi her nasıl beceriyorsa kesinlikle sıkmıyor. 

Özellikle sanat tarihi ile yakından ilgili  ve keyifli bir film izlemek isteyen kişiler için tavsiye edeceğim bu filmin IMDB puanı tam 7.7!

İyi seyirler...


İŞTE FİLMİN FRAGMANI

Midnight in Paris (Paris'te Gece Yarısı)


4 Ocak 2014

47 Ronin




Efendisiz kalan Samuray'lara Japonya'da Ronin denilirmiş. 

Samuray'ların, aktif görevlerinden daha pasif görevlere çekildikleri, bürokratik bir havaya takınıp hiç içlerine sinmeyecek şekilde koltuklarında oturdukları 17. yüzyıl dönemlerine bir tokat atarcasına ortaya çıkan gerçek bir hikayedir 47 Ronin. Özellikle Japon kültürüne ve onura duyulan saygıya ciddi atıfta bulunan film, kimi izleyicinin Japonların bu dik duruşuna hayran olmasını sağlıyor. 

Filmimize gelecek olursak;

Lord Asano liderliğinde gül gibi geçinip giden Ako halkı, imparator Shogun'un kendilerine yapacakları ziyaret için hummalı bir hazırlığa girişir. Ancak kibirli komutan Kira'nın da geleceğini öğrenince moralleri bozulur. Çünkü Kira fazla kibirli ve bir o kadar da Asano'yu aşağılayıcı bir tavra sahiptir. Ziyaret sonrası etkinlikler esnasında, Kira, Asano'ya büyü yaptırır ve Asano'yu kendisine yaralamak zorunda bırakır. Bu saldırı, Shogun'un bulunduğu ortamda, yani ülkenin yönetildiği Edo Kalesi'nde yapıldığı için, misafire çekilen kılıç Asano'nun ölümü demektir. Shogun, Asano'yu yakinen tanıdığı için ve az çok da Kira'nın küstahlıklarını tahmin ettiği için, Asano'nun ölümünü, bir suçlu gibi değil de onurlu bir asker gibi öleceği şekilde yani Seppuku töreni ile yapmasını emreder. Bu, onurlu Asano'yu çok mutlu eder. Ancak Asano emrindeki Samurayları çılgına çevirir.




Asano'nun ölümünün ardından dağıtılan yaklaşık 60 Ronin farklı yerlere dağılırlar. Ancak toplantılar yaparak Kira'yı öldürmeye yemin eden bu Ronin'ler içinde en dikkat çeken isim ise kahramanımız Kai'dir (Keanu Reeves). Kai, bir ormanda keşişler tarafından büyütülen ve dövüş sanatları öğretilen bir melezdir. Birgün Asano'nun kendisini ormanda bulmasıyla samurayların arasında kabul görür. Bazı samuraylar gerçek bir Japon olmadığı için Kai'ye nefret beslerler. Kai Asano'nun yanında yetiştiği yıllarda Asano'nun kızı Mika'ya deli gibi aşık olur. Bu aşk karşılıklıdır.

Filmin bundan sonrası 13 tanesi farklı şehirlere gönderildikten sonra geriye kalan 47 Ronin'in Kira'dan intikam alma mücadelesi ile geçecektir. Carl Erik Rinsch'in yönetmenliğini yaptığı filmde, 47 Ronin efsanesine büyük çoğunlukla bağlı kalınmaya çalışılmış ve aksiyondan belki daha çok Japon kültürünü ve insanını yansıtan sahneler kullanılmış. Bu aksiyon bekleyenler için iç açıcı olmasa da filmin vermek istediği onur kavramı ve sükunete uygun bir sahne ilerleyişi sağlamış. 

Filmde, Japonlar tarafından en önemli efsane olarak kabul edilen 47 Ronin hikayesine bağlı kalınmakla beraber birkaç yerde elbette farklılıklar olmuş. Kaynaklarda, Asano'nun Kira'yı yaralama sebebi, Kira'nın Asano'ya yaptığı büyüden değil, Kira'nın tüm etkinlik boyunca Asano'ya, kendisine pahalı hediyeler vermediği için kafayı takıp ona hakaretler etmesi ve topluluk içinde küçük düşürücü sözler söylemesinden ötürü geliştiği anlatılmaktadır. Hakaretlere daha fazla dayanamayan Asano, Kira'yı yaralamıştır. Tabi bunu, senaryoda neden değiştirildi diye çok fazla eleştiremeyeceğim.




Keanu Reeves çok sevdiğim bir oyuncu ancak nedense bu filmde Oishi rolüyle izlediğimiz Hiroyuki Sanada sanki daha fazla ön plandaydı. Bir de Matrix filmi ile hafızalarımıza kazınan tavrını artık filmlerinde göremiyorum. Sanki Matrix'ten sonra inzivaya çekilmiş bir edayla oynuyor gibi. Bir de gitgide uzak-doğu filmlerine kayıyor ilgisi. Yakın bir zamanda uzak-doğu kültürüne, inanışlarına geçerse hiç şaşırmayın.

Aksiyon anlamında da çok fazla beklediğimi alamadım ancak bu filmin izlenemeyeceği anlamına gelmez. Bence film 10 üzerinden 7 alabilecek seviyede ve 7 puan da gayet izlenilesi bir filmi işaret eder.

sadece beklentim sanırım daha büyüktü ve bu sebeple  içimde bir uhde kaldı. Ama sinemaseverlere güzel bir film izlemek isterlerse rahatlıkla tavsiye ederim.

Not. Ben yapamadım ancak filme gitmeden önce kaynaklardan 47 Ronin efsanesini biraz okuyarak giderseniz çok daha iyi anlarsınız filmi.

İyi seyirler..


İŞTE FİLMİN FRAGMANI

47 Ronin