10 Şubat 2014

Para Avcısı ("The Wolf Of The Wall Street")



Martin Scorsese imzalı, Leonardo Di Caprio başrollü Para Avcısı ("The Wolf Of The Wall Street") yılın en iyi, en keyifli filmlerinden biri... Belki de en iyisi!

Uyarı: Spoiler içerir!

Jordan Belfort, yakışıklı, zeki ve en önemlisi çok hırslı bir genç iş adamıdır. 1990'lı yılların popülaritesi en yüksek iş dünyası kabul edilen "Wall Street" en büyük hayalidir ve broker olarak çalışmak için yanıp tutuşmaktadır. Girdiği ilk firmada broker'lığın kitabını yazmış Mark Hanna'dan ("Matthew McConaughey") işin püf noktaları hakkında tüyolar alan Belfort, hızla broker'lığa alışmaya ve aşık olmaya başlar. Altı aylık çaylaklık döneminden sonra lisanslı bir broker olarak çalışmaya başladığı ilk gün Amerika finans tarihinin en kötü gününü yaşar. Kara Pazartesi'yi! Borsada kepenkler kapatılır ve işler kötüye gider. Belfort da yapacak başka bir iş bulmak zorunda kalır.




Çok daha küçük komisyonların ve kağıtların döndüğü amatör broker'lık işi için bir başvuruda bulunan Belfort, Wall Street'teki işinde %1 komisyonla çalışmaya alışkın olduğundan olsa gerek, %50 komisyon rakamını duyduğunda gözleri yerinden çıkacak gibi olur. Miktarlar cent'ler olarak ölçülsede, o, bu rakamı nasıl yukarı çekeceğini iyi bilir. Hızla yükselen ve yükseldikçe para kazanan Belfort, Donnie Azoff'un ("Jonah Hill") önderliğinde amatör, eğitimsiz ve bir o kadar da uçuk kaçık bir ekip toplar ve kendi firmasını, yani, Stratton Oakmont Inc.'i kurar.

Paranın dibine vurdukça, daha önce öğrendiği "kazanmak için kan dolaşımın hızlanmalı, bunun içinde bol bol uyuşturucu kullanmalı ve seks yapmalısın (!)" öğretisini fazlasıyla benimseyen Belfort, para kazandıkça saçmaya, arkadaşları ve personeli ile akla hayale sığmayan uyuşturucu ve seks partileri düzenlemeye başlar. Uğruna, eski eşi Teresa'dan ("Cristin Milioti") ayrıldığı yeni eşi Naomi'nin ("Margot Robbie") güzelliği, ona olan aşkı ve güzel evlilikleri, Belfort'u, kafaya koyduğu öğretiden asla vazgeçirmeyecektir.

Belfort'un bu yükselişi esnasında hesaba katmadığı tek şey ise bu denli hızlı yükselişin birilerinin dikkatini çekecek olmasıdır!



Oscar'dan ödül ve ödüllerle dönmesi beklenen Para Avcısı, 3 saatlik süresiyle başta izleyiciyi korkutsa da, akıcı temposu ve yaşattığı kahkaha tufanı ile insana zamanı tamamen unutturuyor. Di Caprio'nun oyunculukta tavan yaptığı filmler içine direkt girecek The Wolf Of The Wall Street, para, uyuşturucu ve seks ögelerini izleyiciye aktarırken, özendirici olmak gibi bir riski, alaycı tavrıyla ustaca dengeliyor. Ama yine de uyarmalıyım ki, filmin içerdiği yoğun seks ortamı, kimi izleyiciyi rahatsız edebilir. Bunu bilerek gitmekte ya da gitmemekte (!) fayda var.

Halen hayatımızda Wall Street ve benzeri türevler var olsa da, özellikle 90'lı yıllarda bu işin nasıl simsarlığının yapıldığını, insanların cebindeki parayı nasıl alabiliriz mantığı ile satış tekniklerinin bir hipnotizmaya dönüştürüldüğünü tüm çıplaklığıyla izleyiciye aktaran Martin Scorsese, rol ve karakter eşleştirmede de nokta atışı yapınca, izlemeye doyum olmayan bir film çıkarmış. Özellikle başrol yardımcılarından Jonah Hill'i izlerken keyiften dört köşe olmamak elde değil. Bir rol bir insana bu kadar mı yakışır!

Belfort'un yeni eşi rolünde izlediğimiz Margot Robbie, güzelliği ile adeta baş döndürüyor. Aslında bu da role çok uyumlu bir durum. Çünkü, her zaman güzel bir aktris bulursunuz ancak, günde milyonlar kazanan ve sıra dışı marjinalliği ile coştukça coşan bir adamı hem etkilemek hem de evlilik yüzüğünü takmak ve hatta çocuk sahibi olmak, farklı bir güzellik ve karakteri gerektirir. İşte Robbie bunu çok iyi yansıtıyor. Bir tebrik de kendisine.



Şimdiden, IMDB'de 200 bine yakın oy aldığını ve 8.5'lik puanı ile en iyi ilk 100 film arasına hızlı bir giriş yaptığını düşünürsek, Para Avcısı'nı ("The Wolf Of The Wall Street"), içerdiği seksüel ögelere dikkat etmek kaydıyla izlememek büyük kayıp olur.

Şimdiden iyi seyirler..

İŞTE FİLMİN FRAGMANI

Para Avcısı ("The Wolf Of The Wall Street")

 

5 Şubat 2014

Sinyora Enrica ile İtalyan Olmak





İçine kapanık ve utangaç bir Türk genci olan Ekin'in ("İsmail Hacıoğlu"), dil öğrenmek için gittiği İtalya'da yaşadıklarını konu alan "Sinyora Enrica ile İtalyan Olmak" 2011 yapımı bir Ali İlhan filmi.

Ekin'in, İtalya'da kalacak yeri daha önceden ayarlanmıştır ancak kendisini bekleyen bayan Enrica'nın ("Claudia Cardinale"), şiddetli erkek düşmanlığından haberi yoktur. Geçmişte çok güzel bir kadın olan Sinyora Enrica, sevdiği adam tarafından terk edildikten sonra, hayatını, hatta evini bile erkeklere kapatmıştır. Hayatla mücadele etmek için gündüzleri pazarda elleriyle yaptığı reçelleri satan, diğer zamanlarda kısmen terzilik yapan ama en büyük gelir kaynağı yurtdışından İtalya'ya gelen yabancı kız (!) öğrencilere evinin odasını kiralamaktan oluşan Enrica, Ekin'i de zaten kız zannettiği için kabul etmiş. Ekin'i gördükten sonra aynı sert tutumu sergilese de, gün geçtikçe Ekin'e ısınacaktır.



Ekin'e gelince... Babası tarafından kale çok alınmayan ancak amcaları tarafından okuması ısrarla desteklenen başrolümüz, Enrica'nın evine girdikten sonra hem erkek düşmanı yaşlı bir kadınla hem de hiç bilmediği İtalyanca ile savaşmak durumunda kalacaktır. Bir de bu dertlerin üzerine güzeller güzeli Valentina'ya ("Lavinia Longhi") olan aşkıyla mücadele etmek zorunda kalan Ekin, gün geçtikçe ezik olduğu kadar inatçı sempatikliği ile Enrica'nın kendisine karşı olan gardını yavaş yavaş kıracaktır.

Filmde, Claudia Cardinale'nin pürüzsüz oyunculuğuna İsmail Hacıoğlu'nun sempatikliği de eklenince, karşımıza tatlı bir traji-komik hikaye çıkıyor. İki farklı neslin, nasıl ortak paydalarda buluşabileceği ve arkadaş olabileceği anlatılıyor usulca. Türk ve İtalyan kültürü izleyiciyi sıkmadan, narince işlenmiş. 

Film, bir taklit veya özenti film gibi de hiç durmuyor. İtalyanca konuşma konusunda ben İsmail Hhacıoğlu'nun performansını beğendim ancak hakkını yiyemeyeceğim biri daha var. Sinyora Enrica'nın hayırsız ve serseri oğlu Giovanni'yi canlandıran Teoman Kumbaracibasi! İzleyen herkesin, kendisini orijinal İtalyan sanmasına sebep olacak kadar iyi giymiş rolü.

Fahriye Evcen'in de, konuk oyuncu olarak Enrica'nın gençliğini oynadığı, 47. Altın Portakal Film Festivali'nden En İyi Kadın Oyuncu ödülüyle dönen Sinyora Enrica ile İtalyan Olmak filminin fragmanını yazının devamında bulabilirsiniz.

İyi seyirler..


İŞTE FİLMİN FRAGMANI

Sinyora Enrica ile İtalyan Olmak



3 Şubat 2014

"Transformers 4: Kayıp Çağ"ın İlk Fragmanı Yayınlandı!

Amerika'nın ünlü futbol etkinliği Super Bowl'da ilk kez görücüye çıkan Transformers 4: Kayıp Çağ ("Transformers 4: Age of Extinction") hayranlarına kısa da olsa filmle ilgili heyecan dolu aksiyon sahneleri sunuyor.


Daha önceki Transformers seri filmlerini de hatırlayacak olursak, fragmana bakar bakmaz bunun kesinlikle bir Michael Bay filmi olduğu anlAşılıyor. Sevilir ya da sevilmez ama bu kesinlikle onun filmi! Kadro değişmiş, Autobot'ların yerini tabiri caizse Dinobotlar (!) almış ve sahnelerde fantezi nirvanasına ulaşılmış gibi görünse de, vizyona girer girmez hayranları, filme gişede yeni bir rekor sunacak gibi görünüyor.



Las Vegas'taki elektronik fuarında (CES) Samsung Curve TV'yi tanıtırken yaşadığı 'prompter faciası' ile açıkça rezil olan ve doğaçlama iki kelimeyi bir araya getiremeyen Michael Bay, bildiği iş olan fantastik aksiyon filmlerine konu geldiğinde bambaşka bir adam oluyor. Ne kadar yorum yaparsak yapalım, Bay'in sadece Transformers filmleri ile elde ettiği gişelere ve başarıya bir göz atalım:


  • 2007'deki ilk film "Transformers" gişede tam 700 milyon USD elde etti.
  • 2009'daki ikinci film "Transformers: Revenge of the Fallen" bana göre yine yüksek ama beklenenden düşük olarak lokalde 400 milyon, diğer ülkelerde de 430 milyon ile toplamda 830 milyon USD gişe elde etti.
  • 2011'deki üçüncü film "Transformers: Dark of the Moon" dünya genelinde 1.1 milyar USD gişe kaptı. Dahası, gösterime girdiği dönemde gelmiş geçmiş en iyi 5. açılışa imza attı.

Kısacası, Michael Bay, üç Transformers filmi ile 2.6 milyar USD'lık bir başarının tartışmasız lideri. Yeni film ne getirir bilinmez ama kanımca 1.5 milyar USD gişeye şimdiden göz kırpıyor. 



Filmin, sıradaki başarısını riske sokabilecek tek şey belki de oyuncu kadrosunun baştan aşağı değişmiş olması. İlk üç filmle adeta özdeşleşen Shia LaBeouf (bilinen rolüyle "Sam Witwicky") bu kez yerini, adını başta The Fighter, Prisoner, Max Payne ve daha nice yapımdan hatırlayacağımız usta oyuncu Mark Wahlberg'e bırakmış.İlk iki serinin güzel yıldızı Megan Fox'un yokluğunu ise bu filmde Nicola Peltz ile giderme çabası bakalım tutacak mı? İşte bu farklı yüzler, seri filmlerdeki oyunculara alışmış film fanatiklerini ne yönde etkiler, göreceğiz.

Özetle, Optimus Prime'ın bir Dinobot'un tepesinde elinde kılıçla enteresan sahnelere daldığını görebildiğimiz fragmanı seyrinize sunmanın vakti geldi.

İyi seyirler...


İŞTE FİLMİN FRAGMANI

Transformers 4: Kayıp Çağ ("Transformers 4: Age of Extinction")