25 Temmuz 2013

Into The Abyss - ( Uçuruma Doğru )



Werner Herzog imzalı Belgesel (Documentary) tarzı filmde, Texas'ta, yakın bir arkadaşının Camarro'sunu çalmak isterken işledikleri cinayetler sebebiyle idama mahkum olan Michael Perry ve suç ortağı Jason Burkett'in aldığı 40 yıllık ceza ve bu süreçte yaşadıkları, yetkililerden özel olarak alınan izinlerle gerçek görüntüler eşliğinde sunuluyor.

Film bence insanı derinden etkileyen bir hikayeye sahip.Into The Abyss'i izlerken, insanın gözleri doluyor ve haline şükrettiriyor. Aslında film, film gibi değil. Bahsettiğim gibi belgesel tarzında ve tüm görsellikten, aksiyondan, efektlerden uzak. Bu sebeple bence bu tarz bir film izlemeye alışkın ya da hazır olanlar izlemeli. Aksi halde yaşattığı derin üzüntü ve karamsarlık sebebiyle birçok izleyiciyi filmi kapatmak zorunda bırakabilir. 

Filmde herşey gerçek! Ta dibine kadar hatta. Aslında film, filmdeki senaryo, konu, teknik..vs sebepten dolayı değil belki ama tamamen gerçek olduğu için ve insanlara bu hikayeyi doğrudan anlattığı için Imdb'deki 7.3'lük puanı hak ediyor. Gerçi oy verenlerin sayısı çok az ama olsun. Cinayetin işlendiği yerdeki olay yeri görüntülerinden, tanıkların ifadelerine, öldürülen insanların ailelerinin açıklamalarından suçlularınkine kadar her şey gerçek ve çok net. İnsanı üzmesine rağmen bence bir o kadar da öğretici bir film. Yoğun mesaj var içinde anlamak isteyene. Herzog, ölen ve öldüren taraftan herkesle çok önemli röportajlar yapıyor ve kimilerince suçlularla yaptığı röportajlar insanı suçlulara karşı yumuşatıyor yorumu gelse de, aslında onları da inceden eleştiriyor. Ben filmde asla suçu över gibi bir hava görmedim.  

Ölen de öldüren de çok genç. İki tarafın da genç yaşta hayatları kararıyor. Buradaki tek suçun sadece eline silah alan kişilerde değil onların yaşadığı hayatın acımasızlığı da gözler önüne seriliyor. Suçluların aile yaşantıları, anne-baba ilişkileri, anne-babalarının suç anlamında ne kadar temiz veya kirli olduklarının da önemi vurgulanıyor. Seçimlerimizi biraz da bunların tetiklediği anlaşılabiliyor. Ama filmde üzerinde çok durulmuyormuş gibi gözükse de suç konusunda bahsi geçen herkesin bir şekilde alkol ve uyuşturucuya bulaştığı görülüyor. Jason Burkett'in hayatı hapislerde geçen babasının da başına gelenler bu yüzden. Burkett'in babası demişken, bana filmde tabiri caizse en çok koyan adam kendisi. Herzog'un kendisine, gözünü kapatıp gençliğine dön ve yeniden yaşayacağın hayatı canlandır dediğinde "Hiç yapmadığınız bir şeyi gözünüzde canlandırmanız çok zor" sözünü hatırlıyorum. Çok trajik!

Perry'nin, röportaj yapılırken infazına 8 gün kalması ve babasını da bu röportajdan sadece 10 gün önce kaybetmesi de hatırımda kalan anlardan birisi. 

Fimi, biraz çokça anlattım yine, Senna' daki gibi. Ama documentary tarzın öğrettiği de çok şey oluyor. Bunları yazası geliyor insanın.

Filmin taa en başında söylenen bir sözle bitirmek istiyorum: "Hayat çok değerli! Sincabın ya da insanın hayatı olması farketmez"

İyi seyirler...



İŞTE FİLMİN FRAGMANI

Into The Abyss - ( Uçuruma Doğru )





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder