8 Temmuz 2013

Senna




Asif Kapadia'nın yönetmenliğini yaptığı efsanevi F1 pilotu Ayrton Senna'nın hayatını anlatan  biyografi ve belgesel (documentary) tarzı film, bence dalında en iyiler arasındadır. Dışarıdan hiçbir oyuncunun yer almadığı film izleyiciyi tamamen F1 pistinin tam içine çekiyor. Filmi sanki Eurosport kanalındaki bir F1 yarışını izler gibi izliyorsunuz. Pilotların heyecanına ortak oluyorsunuz ve sanki siz yarışıyorsunuz. Film, birebir gerçek görüntülerle oluşturulduğu için verdiği heyecan kadar kazaların, yaralanmaların ve hatta ölümlerin verdiği sarsıntıyı da bizzat yaşatıyor.

Ben şahsen Michael Schumacher döneminde büyüdüğüm için Ayrton Senna hakkında pek fikri olmayan nesildenim. Ancak bu biyografiyi izledikten sonra kendisine müthiş bir saygı duymaya başladım. Yarışmanın sadece teknik beceri olmadığını, dürüstlüğün, hedeflerine odaklanmanın ve hayallerinin peşinden ayrılmamacasına koşmanın ne demek olduğunu öğrendim. Herkesin takdirini kazanmış bu pilot, F1 tarihine başarılarından ziyade kattığı onurlu davranışlarla da adını altın harflerle yazdırmıştır.

Çocukluk hayali olan F1 şampiyonluğunu adım adım gerçekleştiren Senna, McLaren pilotluğuna seçilir ve dönemin en ünlü pilotu Alain Prost ile birlikte takım oluşturur. Başlangıçta bu birliktelik çok keyifli gibi görünse de takım içi rekabet artar ve yerini oyun içi-dışı çekişmelere bırakır. Bu süreçte Senna dürüstlüğünden hiç taviz vermez. Fransız pilot Prost, FIA Başkanı'nın da Fransız olması sebebiyle masa başında bazı oyunlara kadar gider. Prost sonunda McLaren'den ayrılır ve Ferrari ile anlaşır. Ancak sonraki dönemlerde de ikilinin çekişmeleri devam eder. Senna'nın her zaman doğrunun yanında olması sebebiyle diğer yarış pilotları da yarış öncesi  FIA Başkanı ile son durumun konuşulduğu toplantılarda Senna'nın yanında yer alırlar ve Senna'nın önerdiği değişiklikleri desteklerler.

Senna özellikle McLaren döneminde adını F1 tarihine yazdıran birçok başarıya imza atar. Bu dönemde 3 kez F1 şampiyonu olur. Özellikle yağmurlu havalardaki performansı herkesin beğenisi kazanmış ve hiçbir pilot onun kadar hızlı ve agresif olamamıştır. Bu özelliği onun Rainman (Yağmur Adam) lakabı ile anılmasına da sebep olmuştur.

1994 yılında Williams-Renault takımı yeni bir anti-patinaj teknoloji geliştirmiş ve aracın bu özelliği sayesinde pilota sadece gaz, fren ve direksiyonu doğru kullanması halinde çok rahat yarış kazandırabileceği görülmüştür. İlk yılında Williams-Renault takım şampiyonluğunu kazanmıştır. Ancak bu başarı kısa sürmüştür. F1 komitesi zengin markaların üstünlük sağlayacak teknolojileri içeren araçlarla yarışmasını uygun görmemesi sayesinde yarışlar tekrar eşit şartlara gelmiştir. Williams'a geçen Senna, elektronik üstünlüğü kaybolan Williams aracının kendi başına çok iyi olmadığını her seferinde belirtmişti. Ön tekerlerden başlayan titreşimin arkaya doğru ilerlemesinin aracı kullanmayı çok zorladığını, özellikle virajlara daha girmeden bu sebeple patinaja sebep olduğunu birçok kez teknik ekibe söylemişti. Hatta sonraki yarışların bazılarında bu sebeple yarış dışı kaldığı da olmuştur.

30 Nisan 1994'te Ratzenberger'in yaptığı kaza sonucu ölümü Senna'yı derinden sarsmıştır. Aynı yarışın 1 Mayıs'taki turlarında bu kez kendisi, o hep bahsettiği viraj sorununu yaşamış ve 306 km/h hızla Tumburello virajına girmiş ancak direksiyonunu döndüremediği için 218 km/h ile bariyerlere çarparak 34 yaşında hayatını yitirmiştir.

Pilotluk dışında da pahalı eğlenceler ve lüks içinde yaşama tarzını benimsemeyen Senna, hep mütevazi kalmayı tercih etmiştir. Brezilya'nın o dönemde bulunduğu fakirlik ve sefalet sebebiyle ülkesine hep yardım etmeyi seçmiştir. Kurduğu vakıf sayesinde ölümünden günümüze kadar 12 milyon Brezilya'lı çocuğa destek olmuştur. Brezilya'da kahraman gibi görülen Senna'nın cenazesi 5 Mayıs 1994'te devlet töreni ile toprağa verilmiştir. Cenazeye 500.000 den fazla Brezilya'lı katılmıştır. Tabutunu taşıyanlar arasında eski takım arkadaşı Alain Prost da bulunuyordu.

Senna'nın ölümünden sonra F1 organizasyonlarında güvenlik önlemleri çok üst seviyede tutulmuştur. Senna halen bir F1 kazasında ölen son pilottur. 

Senna birçok otorite tarafından gelmiş geçmiş en iyi F1 pilotu olarak değerlendirilmektedir.

Biyografi tarzında bir film arayanlara şiddetle önereceğim bu filmin IMDB puanı da 8.5'tur.

Dipnot: Yorumun çok uzun olduğunu ve filmin tamamını anlattığını haklı olarak düşünebilirsiniz. Ancak yaşanan bir olay olması, gerçek görüntülerden oluşması ve bu hikayenin benzerlerinin internet ortamında heryerde bulunabilecek olması sebebiyle biraz rahatça yazdım. Hoşgörünüzü rica ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder